Sayfalar

3 Ekim 2015 Cumartesi

Hayrullah Taceddin Efendi

Şeyh Hayrullah Tâceddîn (Yalım) Efendi
ÂİLESİ

Hayrullah Tâceddin Efendi, 1 Şubat 1885/8 Safer 1303 tarihinde Üsküdar'da dünyaya gelmiştir. 

Dedesi Şeyh Seyyid Mehmed Nûri Efendi, âlim ve fâzıl bir zât olup, Karasarıklı Şeyh İbrahim Efendi’nin halîfelerinden olup 1228/1813 yılında Üsküdar’daki Kurbân Nasuh Baba Zaviyesini yeniden ihyâ ederek tarîk-i Rifâiyye usûlünü icrâ etmişdir. Yaklaşık kırkbeş sene postnişîn olan Seyyid Nûri Efendi, 1272/1856’da Hakk'a yürümüş ve mezkûr dergâha defnedilmişdir. 

Hayrullah Tâceddin Efendi’nin babası Tevfik Efendi, babası Seyyid Mehmed Nûri Efendi'nin vefâtı üzerine Çarşamba Dergâhı’na postnişîn olmuştur. Mûsıkîşinâs şeyhlerden olan bu zât, Selâmî Şeyhi Muhtâr Efendi, Şeyh Rûşen Efendi ve Mutâfzâde Ahmed Efendi’den meşk etmişdir. Talebeleri arasında ney ve tanbur virtiözü Şeyh Abdülhalîm Efendi ve oğlu Tâceddin Efendi de vardır.  


TAHSİLİ

Hayrullah Tâceddin Efendi, Üsküdar’da Kısıklı İbtidâî Mektebi’nde başladığı tahsilini sırasıyla Ravza-i Terakkî Rüşdiye Mektebi, Toptaşı Askerî Rüşdiyesi ve Üsküdar Mülkî İdâdîsi’nde sürdürmüşdür. Üsküdar dersiâmlarından Hoca Sâlih Nâzım Efendi'den icâzet almıştır. Hoca Hicrî Efendî’den Farsça, Cerîde-i Havâdis’in en eski yazarlarından Zârifî Ahmed Bey ile Üsküdarlı Tal‘at Bey’den özel olarak aruz ve Türk Edebiyatı öğrenmişdir. 

Gençlik yıllarından bir hâtırâ
POSTNİŞÎNLİĞİ

Hayrullah Tâceddin Efendi, babası Tevfîk Efendi’nin 1316/1899’da vefâtı  üzerine oldukça genç yaşta Meclis-i Meşâyıh imtihanıyla şeyhlik makâmına geçmiş ve tekkelerin kapatıldığı 1925 senesine kadar postnişîn olmuşdur. Hayrullah Efendi 1334 tarihinde kendi kaleme aldığı terceme-i hâlinde şeyhliğinden şöyle bahsediyor : 
“Hayatta olan hulefâm yokdur. Yalnız dervîşân ve muhibbânımız kırka bâliğdir. Pederim Üsküdârî Şeyh Tevfik Efendi merhûmun 1316 senesinde irtihâli ile hayâtında kendisine inâbe eden üç yüz seksen muhibbândan seksen kadarı hayatta olup, tabîatıyla şehzâdeleri olmak ve binâenaleyh hâdimü’l-fukarâ ve’l-muhibbân olmak şeref-i ma'nevîsiyle bu fakîre tevdi' edilmişdir”

Meşhûr "Sefîne" müellifi Hüseyin Vassaf Efendi O'nun hakkında şöyle yazıyor :
"Pek genç yaşında makâm-ı meşîhate geçtiğinden isti'dâd-ı Hudâ-dâdı îcâbı mazhar-ı terakkî olarak âdâb u erkân-ı Rıfâiyye’yi hüsn-i muhâfazaya vakf-ı vücûd etmiş ve el-yevm birkaç halîfe yetiştirmiş, hayli mürîd toplamış, Çarşamba günleri icrâ-yı âyîn-i tarîkat edegelmekte bulunmuştur. Nâzik, halûk, zekî, mesleğine sâdık, muhibb-i Ehl-i Beyt bir zâttır. Eş’ârı ve makalâtı vardır"
MÛSIKÎŞİNÂSLIĞI

Gerek tekke ve gerek câmi mûsıkîsine bi-hakkın vâkıf bulunan Hayrullah Tâceddin Efendi’nin, mûsıkî üstâdları arasında meşhûr zâkirbaşı "Malak Hâfız" lakaplı Hüseyin Efendi, besteli mevlidin bazı kısımlarını öğrendiği Bedevî Şeyhi meşhûr Mevlidci Ali Baba, Kozyatağı Rifâî Tekkesi Şeyhi Abdülhalîm Efendi ve babası Tevfîk Efendi özellikle zikredilmelidir. Hayrullah Efendi'nin ilâhi formunda bestelediği dört eser tesbit edebildik. Çok şükür ki, bu eserlerden üçüne ait icrâ kayıtları da arşivimizde mevcut...Bestelerine âit listede bunlara âit bağlantıları verdik...

Bize göre Hayrullah Efendi'nin mûsıkî sahasındaki en büyük hizmeti, sâhip olduğu büyük mahfûzâtı zamanındaki meraklı gençlere aktarmasıdır. En bilinen talebesi meşhûr ebrû ustası Mustafa Düzgünman'dır. Mustafa Düzgünman 1939-1945 yılları arasında ondan meşk ettiği birçok eseri bandlara okuyarak günümüze ulaştırmışdır...



VEFÂTI

Tekkelerin kapatılmasından sonra çeşitli memuriyetlerde bulunan ve soyadı kanunu ile YALIM soyadını alan Hayrullah Tâceddin Efendi 7 Ekim 1954 tarihinde 71 yaşında Hakk'a yürümüşdür. Kabri Karacaahmet Mezarlığı’ndadır. Rahmetullahi aleyh...


ŞAHSİYETİ VE HUSÛSİYETLERİ

Hayrullah Efendi’nin şahsiyeti konusunda en geniş bilgiyi onu yakından tanıyan Cemâleddin Server Revnakoğlu'nun bir makâlesinde bulduk. Revnakoğlu O'nun hakkında şöyle yazmış :
Üsküdar’da Atpazarı taraflarında, Selim Paşa Yokuşu’nda Rifâiyye tarîkatından Debbağlar yahut âyin gününün ismiyle Çarşamba Tekkesi’nin son postnişîni Küçük Tevfîk Efendizâde Hayrullah Tâceddin Bey (Yalım) merhûm, Üsküdar ve çevresinin çok iyi tanıdığı, büyük saygı gösterdiği, pek sevimli, sempatik, değerli bir insandı. Üsküdar mekteplerinde yıllarca muallimlik etmiş, yazdığı kitapları memleket gençliğine bizzat okutmuştu. Üsküdarlı eski aile çocuklarının büyük bir kısmı, onun tedris ve tefviz rahlesinden yetişmişlerdi. Bu sebeple kendisine “Hoca Baba”, “Hoca Şeyh”, “Şeyh Baba” derlerdi. Hoca Şeyh’in talebesinden bulunmak, Üsküdarlı gençler için ayrı bir şeref ve iftihar vesilesi idi. 
Şeyh Hayrullah Bey, edîb, şâir, âlim, müellif ve mûsıkîşinâstı. Bilhassa klasik Tekke Mûsıkîsinde ihtisâs sâhibi idi. Târih, tasavvuf ve edebiyata dâir malûmât ve hâtırâtı, herkesin istifâde edebileceği bir zenginlikteydi. Ne sorulursa cevap verirdi. Her mecliste aranılan tatlı sohbetleri, ârifâne nükteleri, enfiye tiryâkiliği, eski "İstanbul Efendiliği"nin en kibar örneği olan terbiye ve nezâketi, çelebi hâlleri ile bir başka âlemdi. Hele o iltifatlar yağdıran beşûş çehresi, dostlarını “vây efendim!” ile karşılayışları, yerden alıp verdiği kandilli temennâları, Şeyh Hayrullah Bey’in göze çarpan başlıca husûsiyetlerinden idi. Doğma büyüme tekke çocuğuydu. Soydan ve kökden Üsküdarlı olduğu için bütün tahsilini Üsküdar’da yapmıştı. Zamanında büyük insanlar yetiştiren Ravza-i Terakki Mektebi’nde  okudu. Sonra buraya muallim geldi ve kendi kitabı olan Ahlâk Dersleri’ni bu mektepte, kendisi okuttu. 
Hayrullah Bey, nükte ve zerâfet adamı olduğundan eski Türk temâşâ hayâtımızla da meşgûl olmuştu. Bu mevzua dâir yazılar ve tetkikler yayınlamış, tulûat tiyatroları için bir de piyes yazmıştı. Babası Şeyh Tefvik Şuâî Efendi’nin eski dervîşlerinden ve Komik Abdi Efendi’nin sahne arkadaşlarından Kanbur Mehmed Efendi’nin “Kavuklu”ya çıktığı bir oyununda, kendisine pek rica edilmiş olduğundan dayanamamış, Dümbüllü İsmail Efendi ile, karşı karşıya Pîşekâr oynamıştı. Eski edebiyatın lafız sanatlarını meydana getiren “telmih”, “tevriye” bakımından pek değerli olan ince "cinas"ları, edîbane “açmaz”ları ile oratlığı kırıp geçirmiş ve marûf sahne kurdu Dümbüllü’yü, hayret ve takdirler içinde coşturmuş ve biraz da şaşırtmıştı.......
Son vazîfesi olan Defterhâne Kuyûd-ı Kadîme kaleminden cüz’î bir maaşla emekliye ayrıldığından hayatı biraz sıkıntı içinde geçti. Fakat O, yine bunu belli etmek istemezdi. Cebinde belki on kuruş bulunmaz, neş'esinden de durulmazdı. İlim heyecânını, insanlık sevgisini son güne kadar kaybetmemişti. Bol bol yazdı, çizdi, konuştu, okudu ve öğretti. Hele bahar aylarında kendi eliyle “Bahâriyye”ler, “Nevrûziyye”ler yazıp, anlayan dostlarına dağıtması, senelik mu'tâd zevklerindendi...
Hayrullah Tâceddin Bey, ileriyi gören, uyanık bir insandı. İlk zamanlarda bir çoklarının pek alışamadığı kisve (kıyâfet) inkılâbını o hiç yadırgamamıştı. Üstelik seve seve giyilmesini, benimsenmesini, hattâ telkîn ediyordu. Cevher-i îmânın, bezde, kumaşda değil, kalbde, gönülde olduğunu söylüyordu :
Şapkayı giymekle kâfir olmaz insan bilmiş ol
Tâc-ı îmân Müslümânın kalb-i zîşânıdır
Tekkelerin sırlanması da, onu telaşlandırmamştı. “Ârif olan çekmez elem” diyordu ve üzülenleri şu yolda irşâd ediyordu :
Tekkeler mesdûd diye ârif olan çekmez elem
Tekke-i iklîm-i lâhût her zaman meftûhdur


ESERLERİ

1. Zübdetü'l Ahlâk : Mensûr bir eser olup, güzel ahlâk hakkındadır. 1902 senesinde yayınlanmışdır.

2. Güldeste-i Dervîşân : 1922 senesinde yayınlanan bu eserde 62 manzûme bulunmaktadır.

3. Gülgonca-i Âşıkân : 1923 senesinde yayınlanan bu eserde 67 manzûme yer almışdır.

4. Mecmua-i İlâhiyyât :  1910 yılında İstanbul’da basılmış olan bu eserde Terâvih Namazı için tertîb edilmiş ilâhiler bulunmaktadır. Bu tertiplerden birini ses kayıtları ile birlikte diğer blogumuzda yayınladık...Aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz...



Bu eserler yukarıda kapak fotoğrafını gördüğünüz, Doç.Selami Şimşek tarafından hazırlanan kitapta yayınlanmışdır...

1200 Hadîs-i Şerîf ve Ravz-ı Verd isimli eserleri maalesef bulunamamışdır...

"Mecmua-i İlâhiyyât"ın kapağı

BESTELENEN NUTUKLARINDAN SEÇMELER

Hayrullah Tâceddin Efendi'nin âşıkâne ve ârifâne nutuklarından bazıları bestelenmişdir. Biz burada teberrüken birkaçını kaydetmek istiyoruz...

Ey güzellerden güzel rûhum Resul-i Kibriyâ
Hasta gönlüme nazar kıl kalbime sensin devâ

Derdime dermân olan ancak cemâlin nûrudur
İsmini anmakla dâim her gönül bulur safâ

Cümle âlem halkı muhtâcdır senin ihsânına
Server-i âlem efendim menba'-i cûd ü sehâ

Hânedan-ı ehl-i beyte âşık-ı sâdık olan
Sıdk ile bende olur eyler kapına ilticâ

Hazret-i Zehrâ'ya bahşet Tâcî'yi mahşer günü
Ahmed ü Mahmûd Ebe'l Kâsım Muhammed Mustafâ


Cemâlin hüsnüne canlar fedâdır Yâ Resûlallah
Kelâmın kalb ü rûha hoş gıdâdır Yâ Resûlallah

Müsâvîdir seni görmek güzel Allah'ı görmekle
Yüzün âyine-i nûr-i Hudâ'dır Yâ Resûlallah

Yanar kalbim gözüm ağlar senin âteş-i aşkınla
Bu âlemde bütün aşkım sanadır Yâ Resûlallah

Günâhkârım kusûrum çok der-i ihsânına geldim
Senin afvın günâhkâre atâdır Yâ Resûlallah

Bu yolda can verenlere beni sultânım ilhâk et
Bu Tâcî'nin niyâzı bir ricâdır Yâ Resûlallah




Vak'a-yı Şâh-ı Şehîd-i Kerbelâ'yı gûş edüb
Âh edüb yandı gönül ehl-i dilân ağlar bugün

Sîne sûzân dîde giryân kalb nâlândır bu ân
Mâtemengîz gamlıdır dil ârifân ağlar bugün

Hep celâlin cilvesine mazhar oldu kâinât
Şems-i tâbân-ı cihânla âsumân ağlar bugün

Aşk-ı Ehl-i Beyt ile yan nevha-ger ol Tâciyâ
Derdlidir mahzûn gönüller âşıkân ağlar bugün


BESTELERİ


Hayrullah Tâceddin Efendi'nin tesbit edebildiğimiz dört ilâhi bestesinden üçüne âit ses kayıtlarını bu sayfada yayınlıyoruz. Sûzinâk makâmındaki "Farzdır muhabbet şer'an hânedân-ı Mustafâ'ya" diye başlayan ilâhisine âit ses kaydını maalesef henüz bulamadık...

1 yorum:

  1. Rabbim makamını âli eylesin Alemlerin Efendisine komşu eylesin inşallah

    YanıtlaSil